Toplumsallaşma kelimesi sözlükte “bireyin kişilik kazanarak belli bir toplumsal çevreye hazırlanması, toplumla bütünleşmesi süreci” olarak tanımlanmaktadır (Eren’den akt; Çoştu, 2009). Toplumsallaşma, bireyin, içinde yer aldığı grubunun normlarını, değerlerini, tutumlarını ve karakteristik dilini edinmesi yönündeki etkileşim sürecine gönderme yapar. Bu kültürel öğelerin kazanılması sırasında, bireysel kişiliği oluşur ve şekillenir (Gecas’dan akt; Coştu, 2009). Franklin Henry Giddings (1897)’e göre toplumsallaşma süreci, bireylerin birbirlerini kabullenmeye yönelik girişimleri olarak tanımlanır. Birey, dünyaya geldiği andan itibaren çevresiyle iletişim kurmaya başlar. Zamanla kendisi dışındaki insanların ve grupların varlığından haberdar olur. Önce aile fertleri, daha sonra akran grupları, okul arkadaşları ve çeşitli gruplar şeklinde bu süreç devam eder (Giddings’den akt; Coştu, 2009).
Her insan duygularını içinden geldiği gibi ifade etmek yerine içinde yer aldığı grubun normlarına ve değerlerine göre davranırsa daha çok sevilebileceğini düşünür. Böylece de dış dünyayla ilişki kurduğu zaman, duygularını olduğu gibi ifade etmek yerine içinde yer aldığı grubun beklentilerine göre davranır ve duygularını saklar. Etkileşim grupları bu saklanan duyguların birey tarafından uygun bir şekilde açılabilmesi için araç olabilir (Rogers, 2003). Grup terapisinde üyeler geribildirimlerle cesaretlendirildiğinden, özellikle grup içinde konuşmayarak sessiz kalma eğilimi gösteren üyeler için bu bir fırsat olur ve kişi zamanla kendi duygularını grup içinde açmaya başlayabilir. Bu toplumsallaşma ilkesinin tedavi edici bir etmenidir (Yalom, 2002).
Toplumsallaşma ilkesini açıklamaya devam ederken öncelikle Mikrokozmos kavramını anlamamız gerekir. “Mikrokozmos” bir kişinin, zamanla, terapi grubunda da dışarıdaki toplumsal yaşamda varolduğu gibi davranacağı anlamında kullanılır (Yalom, 2003). Etkileşim içinde olan bir grubun, zamanla katılımcı üyelerin mikrokozmosuna dönüşmesi beklenir. Yeterli zaman verildiğinde bir üye diğer grup üyeleriyle aynı kendi toplumsal ortamlarındaymış gibi ilişki kuracak ve grupta alışageldiği bireylerarası evrenin aynısını yaratacaktır. Diğer bir deyişle hastalar, bireylerarası uyumsuz toplumsal davranışlarını kaçınılmaz bir biçimde grupta da yaşantılayacaktır. Önemli olan nokta her üyenin bireylerarası ilişki tarzının gruptaki aktarımlarında ortaya çıkacak olmasıdır (Yalom, 2002).
Üyelerin bireylerarası ilişki tarzlarının gruptaki aktarımlar sonucu ortaya çıkması, toplumsal becerilerin geliştirilmesi için grup psikoterapisinin sağladığı önemli bir etmendir. Grup sürecinde üyeler dinlemeyi, diğer grup üyelerine tepki vermeyi, daha az yargılayıcı olmayı ve eşduyumu öğrenip, bu becerileri grup dışı yaşamlarına aktarabilirler. Birey, grup üyelerinden alınan geribildirimler ve terapistin diğer üyelerle ilişkisini gözlemleyerek, toplumsal ilişkilerini zayıflatan davranışlarını farkedip, bu davranışlarını düzeltme şansını yakalayabilir (Yalom, 2003). Örneğin bir hasta, konuşması sırasında rahatsız edici bir biçimde göz temasından kaçınma eğiliminde olduğunu veya fısıldar tarzda konuşmasının diğerleri üzerindeki etkisini zayıflattığını veya daha önce farkında olmadığı sosyal ilişkilerini bozan başka alışkanlıklarının varlığını böylece öğrenebilir (Vinogradov, Yalom, 1996).
Grup içinde her üye diğer üyelerden alınan geribildirimler ile kendi davranışlarını tanıma ve gözden geçirme fırsatı elde eder. Kendi duygularını ifade etmek konusunda kaygılı olan ve kalabalık gruplarda sessiz kalmayı tercih eden bir üye, grup sürecindeki etkileşimler sırasında zamanla cesaretlenip duygularını ifade etmeyi ve “şimdi ve burada”* deneyimini yaşama fırsatı bulur. Bu deneyimi yaşayan üye, zamanla kendi duygularını ifade ettiğinde, grup içinde kabul edildiğini farkedip, daha rahat hissedecektir.
*şimdi ve burada ilkesi: Grup psikoterapisinde kullanılan bir teknik, içinde bulunulan anın yaşantısının farkındalığı.
Kaynaklar
Coştu, Y. (2009). Toplumsallaşma Kavramı Üzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IX, sayı: 3. 117-140.
Rogers, C.R. (2003). Etkileşim Grupları. Erbil, H. (çev.). İstanbul: Doruk
Vinogradov, S. ve Yalom, I. (1996). Grup Psikoterapisi. Tüzer, T. (çev.). Ankara: Compos Mentis.
Yalom, I. (2002). Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği. Tangör, A. Ve Karaçam, Ö. (çev.). İstanbul: Kabalcı.
Yalom, I. (2003). Kısa Süreli Grup Psikoterapileri. Babayiğit, Z. (çev). İstanbul: Kabalcı.