
İzlerken çok heyecan duyduğum filmlerden birisi olan Dikey Limit ( Vertical Limit )filmini yorumlamaya çalışacağım. Her ne kadar yönettiği filmlerin afişlerinde adı ‘Bir Martin Campbell Filmi” diye yazmasa da hem gişede hem de izleyicilerin gözünde başarılı olan James Bond filmi Goldeneye ve The Mask Of Zorro gibi hoş yapımlara imza atan Martin Campbell iki sene önce yine sömestr tatilinde seyrettiğimiz The Mask Of Zorro’dan sonra tekrar karşımızda. Bu sefer kılıç şakırtısından vazgeçip dağlarda heyecan arayan Campbell içinde daha önce çalıştığı isimlerinde olduğu bir kadro oluşturmuş.
Batman Filminin Robini: Chris O’Donnell
Kadronun başında Matt Damon’un takvimindeki aksaklıklar yerine onun yerini alan Batman serisinin son iki bölümünün Robin’i olarak tanınan Chris O’Donnell var. O’Donnell dışında her ne kadar bir yıldız olmasa gişesi yüksek yapımlarda gördüğümüz Bill Paxton, End Of Days’ten hatırlayacağınız Robin Tunney ve Silence Of The Lambs’ten Scott Glenn var. Kadroda bir de güzel ve de hoş bir Polonyalı olan Campbell’ın yönettiği Goldeneye’da rol almış olan Izabella Scorupco var.
Filmde Martin Campbell‘ın yukarıda adından bahsettiğimiz önceki filmlerinde ki başarıyı yakalayamadığı görülüyor. Bunda kadroda filme seyirci çekecek bir ismin olmamasının rolü büyük; fakat film fragmanda söz verdiği gibi bol aksiyon, gerilim ve heyecan barındırmıyor, daha doğrusu gerçekten heyecan yaratan hemen hemen hiçbir sekans yok. Bir sekans başladıktan birkaç saniye sonra neler olacağını rahatça tahmin ediyorsunuz. İşte burada da senaryonun zayıflığı ortaya çıkıyor.
Filmin 100 milyon $’lık Dikey Limit ( Vertical Limit )
Hollywood uzun zamandır özgün ve yaratıcı bir aksiyon-gerilim üretemiyor. Sadece basit bir senaryoya sahip, herşeyiyle abartılı bir reklam yapılan ve gişede de bütçesini çıkartan ve çabuk unutulan filmlere imza atıyor ki bu filmlerin çoğu ya yapılan inanılmaz promosyonla ya da başrol oyuncusunun adıyla seyirci topluyor. İşte son örnekler; Mission:Impossible 2, Gone In 60 Seconds, End Of Days, Shaft, The 13th Warrior, The Bone Collector ve daha birçok film. Yazının Vertical Limit eleştirisinden çok Hollywood eleştirisine döndüğünün farkına varıyor ve filme dönüyorum. Filmin 100 milyon $’a mal olduğu söyleniyor. Pek 100 milyon $’lık bir film olmadığını belirtmeliyim.
Oyuncular her ne kadar iyi niyetli olsalar da hiçbiri filmi kurtarmaya yetecek bir performans sergileyemiyor. Aralarında benim en çok hoşuma gidenler iki kardeş oldu. Film onlar olmasa çekilmez olurdu diyebilirim. Bir de Izabella Scorupco, şahsen onu daha iyi bir filmde ve daha iyi bir rolde görmeyi isterim. Matt Damon, O’Donnell’ın oynadığı rolü bırakmasaymış daha iyi olurmuş diye düşünüyorum; fakat Matt Damon‘ı daha önce bir aksiyon filminde seyretmediğim ve de bildiğim kadarıyla aksiyon filmi çevirmediği için pek yorum yapamayacağım.
Dikey Limit Konusu
Yönetmen Martin Campbell’da ondan bekleneni veremiyor. Şu ana kadar filmlerinde pek sıkılmadığım Campbell’ın zaman zaman ve bolca sıkıldığım ilk filmi diyebilirim. Ayrıca Pakistan ordusunun işe karıştırılmasının sebebini de tamamen anladığım söylenemez. Tabii film bizde henüz gösterime girmeyen; fakat yurtdışından dvdsini alabileceğiniz John Travolta’nın başrolde olduğu ”Battlefield Earth” gibi tarihte kaydedilmiş 200.000 küsur film arasında en kötü 100 filmden biri diye gösterilecek kadar da kötü değil. Filmin iyi yönlerinin başında David Tattersall’ın görüntüleri geliyor, karlı dağlar her ne kadar bolca görsel efektte olsalar hoşlar. Ayrıca iki kardeşin olduğu sahneler de oldukça eğlenceliler. Müziklerde fena değiller. Kıyafetlerde hayli enerjikler. Görsel efektler de oldukça iyiler; fakat bazı yerlerde yeterince iyi değiller.
Sonuç olarak açılış sekansı hariç neredeyse tamamı bembeyaz ve soğuk bir atmosfer içinde geçen film, fragmanında ve reklamlarında belirttiği gibi nefes tutulacak, bol bol adrenalininizi tepeye vurdurtan bir film değil; ama ”ben ne olursa olsun heyecan istiyorum” diyenler için pek ahım şahım olmasa da izlerken pek sıkılacakları bir film değil. Bir de filmi imkanınız varsa görüntü ve ses sistemi iyi olan bir yerde izleyin. Yoksa heyecan hayal olur.